Türkçe Makaleler

KÜRTÇE KONUŞMA KILAVUZU-ÖNSÖZ
18.12.2012-ANKARA

Sevgili okur,

Bu türden kitapların önsözünde,  gittikçe küreselleşen dünyadan, dışa açılmanın hız kazandığı günümüzde, yabancı dil öğrenmenin öneminden söz edilir. Oysa elinizdeki kitap; yabancı bir ülkenin dili değildir. Ülkemize gelen veya ülkelerine gittiğimiz insanları anlamak temel amacıyla hazırlanmamıştır. Bu kitapta, binlerce yıldır birlikte askerlik yaptığınız, kız alıp verdiğiniz, kapı komşusu olduğunuz, birlikte maç izlediğiniz, maç yaptığınız, aynı sıralarda okuduğunuz yurttaşı olduğunuz insanların dili öğretiliyor.

Bu bahtsız dil, günün her anında, otobüste, trende, metrobüste, tramvayda, vapurda, maçta, çarşı pazarda, dost ziyaretlerinde, cenazede, hayatın her alanında kulağınıza bir ağıt, şarkı, nükte, slogan, tezahürat, selam veya dua olarak geliyor aslında. Ama kim bilir belki de kulağınıza gelen ve kendi içinde son derece anlamlı olan cümleler sistemi; dikkatinizi bile celp etmeden anlamsız ve önemsiz uğultuymuşçasına hayatın keşmekeşi içinde öylece gök kubbede yankılanmaktadır.

“Derya içre olup denizi bilmeyen balık” misali, çok iç içe, yan yana olduğumuz halde yabancısı olduğumuz Kürtçe sadece “Lo, Lo” ünlemi  ve doğrusu “Were, Were” olup da “Vara Vara” diye yanlış telaffuz edip bazen hoş olsun diye kullandığımız kelimelerden ibaret değildir.

Bu kitabın amacı, Kürtçeyi bilmeyenlere şakır şakır Kürtçe konuşturmak değildir. Bugüne değin dikkatimizden kaçan ama özünde kültürüne, şarkılarına, ağıtlarına farkında olmadan aşina olduğumuz, her birimizin bilincinin derinliklerinde kodları mevcut olan bu dille en azından kapı komşumuza bir “Rojbaş” (İyi Günler) diyebilmek, eğer doktorsak hastamıza “Neren ağrıyor” cümlesini rahatlıkla kurabilmek veya hastamız “Serê min diêşe” (Başım ağrıyor) dediğinde anlayabilmek, öğretmensek öğrencimize “Nasılsın” diyebilmek, tüccarsak Irak Federal Kürt Bölgesine gittiğimizde muhatabımızla üç beş cümle hoşbeş etmek, aşıksak sevgilimize “Ez ji te hez dikim” (Seni seviyorum) diyebilmeyi öğretmektir.

Ne yazık ki hala Kürtçe, ülkenin en ciddi “Sorunu”nun sıfatının dilini teşkil etmektedir. Bu öğretme kılavuzu ise bir dostluk, kaynaşma ve köprü vazifesi görme amacını da gütmektedir. Lakin diller masum ve bihaberdirler. Şerde, fitne ve kargaşada laldırlar. Onu kullananlar ister tatlı, ister acı konuşurlar. Her dilin içinde, güzel bir dünya, güzel bir yaşam için yeterli miktarda günahsız sözcük vardır. Bu nedenle, bir dilin masuniyetini en iyi başka bir dil bilir.

Bu gaye ve düşüncelerle hazırlanan elinizdeki kitapta Türkçe ve Kürtçe şimdiden barışık ve dostturlar. Darısı bizlerin başına.

Hasan KAYA